Başarıya ulaşmış bir sistem, metot ya da iş yapış şeklinin sürdürülebilirliği veya yaygınlaştırılması için temel adım standartlaştırmadır.

Ürün veya yönteme dair, gerek teorik gerekse pratik tecrübenin her adımına ilişkin detaylı bilginin aktarımı değerlidir. Bu minvalde, standartlaştırmanın, özellikle geliştirme çalışmalarında yer alması mühimdir. Çalışma sonunda elde edilen sonuçların, sahiplenilmesi için, fikri mülkiyet adımı öncesi, sistematik kurulması ve bu sistematiğin standartlaşmış olması altın değerindedir. Bu şekilde standartlaştırmayı gerçekleştirebilenler için, kendi kültüründe büyümenin en büyük argümanı elde edilmiş olur. (Burada standartlaşmayı bir belge mefhumu olarak görmemek çok önemlidir.)

Standart oluşturmaya başlamış bir kurum kültürü, alanında, hem kendi bünyesine hem de insanlığa yönelik fayda veya kazanım sağlayacak yeni bir yaşam döngüsünün başlangıcını sağlar.

Dünya endüstrisinde, yan sanayi ve taşeron ehliyetinin üst sınıf sahiplerinden olan ülkemizin, orta gelir eşiğini aşarak ana sanayiler ülkesi olması için önemli bir gerekliliktir. Bunun için kendi standartlarını oluşturduğu, ürün ve üretim çeşitliliğini arttırması ve sınırları dışında bu standartların kabulü ve uygulanmasını sağlaması gerekir. Ayrıca bu kabul, bir ürün veya metodun temin ve tedarikinden öteye, kendi kendine yeten bir değerin markalaşması mahiyetini taşıyacaktır.

Ekonomik, ticari ve endüstriyel katılımcılığın yanında, sanayi devrimi ile kurulan zamane dünya düzeninde milli refahın sağlanması ve korunması zorlu bir mücadele şeklinde geçmektedir. Tüm alanlarda yerlilik, özgünlük ve milliliğin her geçen gün yükselen akım haline geldiği küresel vizyon, gelecek yaşantısı adına, standartların ne denli öne çıkacağını önümüze sunmaktadır. Güvenlik başlığı başta olmak üzere, Yeni Normal Düzeni’ nde insanlığın adapte olacağı kültürel, ekonomik, teknolojik başlıklarda standartların kurgulanması aşamasını hep birlikte yaşamaktayız. Öyle ki, milletler ve devletlerin bu standartlaşma ve standartlaştırmada rol almak için verdikleri mücadele oldukça sert geçmektedir.

Son dönemde ülkemizin atağa kalktığı, milli teknoloji üretimi başlığı oldukça önem arz etmektedir. Milli Teknoloji Hamlesi adı ile programlaşan bu hareketin, ülkemize katma değerinin artması için de Milli Standart Hamlesi’ nin hızlanması ve çeşitlenmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Zira Milletler Mücadelesi dahilinde, insanlığı etkileyen, toplumsal yaşamı düzenleyen her alanda kendimize ait, özgün standartlar oluşturursak, geleceğe dair umut ve ümitlerimizin daha da güçleneceğini düşünüyoruz.

Unutulmasın ki, cephe savaşlarının artık sona erdiği yüzyılımızda, coğrafya değişimlerinin sosyal toplum dönüşümleri ile gerçekleşeceği aşikardır. İşte bu halde, yazılı olmayan kurallar kadar yazılı olan toplumsal kurallarımızın da kendini muhafaza etmesi, geliştirmesi ve hatta yaygınlaşması, bize milletçe yeni ufuklar ve fırsatların kapılarını aralayacaktır.

Otomotiv sektöründe veya diğer endüstriyel sektörlerde yer alan meslektaşlarımız ve çalışanların vurgumuzu daha iyi anlayacaklarını düşünerek, örnek bir soru ile yazımıza son vermek istiyoruz;

TOGG, ANKA, CEZERİ, MİLGEM, GÖKTÜRK projeleri ve benzerleri ile sınırlarımız dışında, yabancı yönetmelik veya standartlar değil, Türk Standartları esas alınarak ürün, teknoloji veya sistem üretimi yapıldığını düşünür müsünüz? Sizce sonuçları nasıl olurdu?