volkan @ aksu.av.tr

Yargıdaki iş yükü nedeniyle, adalet mekanizmasının tıkandığı, davaların bir seneden az sürede bitirilemediğini müşahede etmekteyiz.

Özellikle davaların görülmesinde yaşanılan en büyük sıkıntı, dava sayı- sının fazla olması nedeniyle, hakkın aranması ve infazı aşamasında, yaşanılan gecikme yâda hak arayışından çözüm alınamamasıdır.

Bu sıkıntıları bertaraf etmek adına; 07.06.2012 tarihli resmi gazetede 6325 sayı numarasıyla yayınlanan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu yürürlüğe girmesiyle, aslında her zaman başvurmak istedi ğimiz arabuluculuk müessesi, yargı hayatındaki yerini aldı.

Gözümüz aydın…

Pekala, nedir Arabuluculuk?

Arabuluculuğu güncel hali ile yorumlamadan önce,arabuluculuğun tarihimizdeki yeri ve önemine değinmekte fayda var.

Arabuluculuk;aslında AHİLİK kültüründen gelen bir çözüm odağıdır.

Eski dönemde,esnaflar arasında ortaya çıkan uyuşmazlıklarda,taraflar,yargıya gitmekten ziyade sözü muteber kişilerin huzurunda,sorunlarını tartışır ve çözüm üreterek dost ça ayrılırlardı. Arabuluculuk,Osmanlı döneminde ise adalet sisteminin birinci derecede yardımcısı idi.Her cemaat ve oluşum, kendi içerisinde bir uzlaşma müessesesi kurmuştu ve küçükten büyüğe doğru giden bir örgütlenme söz konusu idi.

Bu sistem,bizzat devletin denetimi altında idi. Bu sistem,çözüm odaklı kendi kurallarını belirledikleri için,kadılar ve mahkemeler ise sadece uygulayıcı ve onaylayıcı durumunda idiler.Söz konusu çözüme uymayan tarafın karşılaşacağı ceza ve yaptırımlar,önceden taraflarca belirlenmiş idi. Hali hazırda gayri resmi olarak,özellikle İstanbul Kapalı Çarşı’daki hakem geleneğinin temeli de budur. Bu geleneğin,bu güne kadar,esnaflarca genel kabul görmesi de,bu düşüncenin bir sonucu ve açık göstergesidir. Benzer bir sistemin 160 ülkede genel kabul gördüğü ve hali hazırda uygulandığı görülmektedir. Türkiye, arabuluculuk uygulamasına en son katılan ülkelerden olup, Avrupa Birliği içinde, arabuluculuğa en son katılan ülke Yunanistan’dır. Kanundaki tanımıyla Arabuluculuk; Sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemini ifade etmektedir.

6325 sayılı kanunla tanımlanan arabuluculuk tek cümle ile özetlemek gerekirse “Arabuluculuk, kişiler ve kurumlar arası uyuşmazlıkları çözmede alternatif uyuşmazlık çözümü dür” Bu tanımlamaları anlaşılır dille ifade etmek gerekirse; Git arabulucuya, kazan, kazan… Burada unutulmaması gereken hususa dikkatinizi çekmek isterim. Arabuluculuk müessesi; müzakere üzerine kuruludur. Bu nedenle müzakere tekniğini anlamış ve bu yönde bilgilenmiş danışman, müzakereci yâda avukatların, müzakere öncesi, uyuşmazlık konularına hâkim olmaları ve neyi kazanıp neyi kaybedeceklerini tespit etmeleri gerekmektedir.

Yargıdaki iş yükünün fazlalığından kaynaklanan sıkıntıyı gidermek için, alternatif olarak ortaya çıkan arabuluculuğu bu kadar iddialı hale getiren faydaları başlıklar halinde sıralamak gerekirse;

1-Para ve zaman tasarrufu sağlar. Arabuluculuğun en önemli ve faydalı yönü sizleri, dava harcı, yargılama ve en önemlisi mahkeme vekâlet ücretlerinden kurtaracak olmasıdır. Ödeyeceğiniz tek masraf, arabulucu ücreti ile arabuluculuk süreci için yapılan harcamalardır.

2-Arabuluculuk süreci esnektir. İstediğiniz zaman masadan kalkabilirsiniz.

3-Arabuluculuk süreci gizlidir ve uyuşmazlığa konu olarak ortaya konulan tüm bilgilendirmeler gizlidir. Böylece, sizin bilgileriniz, hiçbir şekilde üçüncü kişilerle paylaşılmaz.

4-Arabulucuya güvenebilirsiniz,- çünkü arabulucu, tarafsız ve yansız bir kişi olup, bu niteliğini kanundan almaktadır. Aksi davranışlar, belirli yaptırımlara tabi tutulmuştur.

5-Arabuluculuk sürecinde, uzlaş- maya varıp varmama ve uzlaşma şartlarına siz karar verirsiniz. 6-Arabuluculuk, gönüllülük esasına dayalıdır. Sizi, arabuluculuğa başvurmaya kimse zorlayamaz.

7-Arabuluculuk öncesi yapacağınız müzakerelerle, kaygı ve endişelerinizi tespit eder, çıkarlarınızın ne olduğunu belirleyebilirsiniz.

8-Aranızda uyuşmazlık çıkan karşı tarafla, arabuluculuk neticesinde, tekrar çalışma imkânı bulabilir ve düşmanlığı ortadan kaldırabilirsiniz. Kısaca köprüleri atmazsınız.

9-Arabuluculuk öncesi yapacağınız müzakere ile uyuşmazlığın teşhisini koyar, böylece, sadece o uyuşmazlık üzerine yoğunlaşarak, karşı tarafla olan diyalogunuzu zedelemezsiniz.

10-Arabuluculukta çıkar esastır. Bu nedenle, sizi ilgilendiren ve çıkarınıza olan konuya odaklanırsınız. 11-Arabuluculukta, yargıdaki resmilik yoktur. Müzakere şartlarını taraflar belirler.

12-Arabuluculukta, geçmişteki uyuşmazlıklardan ziyade geleceğe odaklanırsınız. Arabuluculuğun faydasını somutlaştırmak ve uygulamaya yansımasını göstermek adına, bir örnek olayla açıklamak kanaatimce faydalı olacaktır. Bilindiği üzere, iş hayatının en büyük sıkıntısı işçi alacaklarına ilişkin davalardır. İşçiler, işten ayrılırken, işverenle karşılıklı olarak birbirlerini ibra etmekte ve bu konuyu ibraname ile belgelendirmektedirler. Ancak, ibranamenin şekil şartlarının tam olarak belirlenememesi ve uygulamada yaşanılan sıkıntılar nedeniyle, işveren, ibra aldığı işçiye, dava sonucunda tekrar, para ödemektedir. Oysa,taraflar,arabulucuya giderek, uyuşmazlığı arabuluculuk neticesinde karara bağladıkları takdirde, yaptıkları anlaşma,anlaşma tutanağı ile imza altına alınacak,bu anlaşmaya,icra edilebilirlik şerhi talebi ile mahkemeden ŞERH alacaklardır. Böylece , bu anlaşma tutanağı, mahkeme kararı niteliğine bürünecektir. İşçi,alacağına bir an önce kavuşacak,iş- veren ise,anlaşmadan sonra,bir daha,iş davası ile karşılaşma korkusu yaşamayacaktır. Bunun sonucunda, işçi ve işveren,dava yoluna başvurmadan tekrar,çalışma ortamı bulabileceklerdir. Ne işçi,ne de işveren,dava harcı,zaman kaybı, mahkeme vekalet ücreti ve yargılama giderleri ile muhatap olmayacaktır. Kısaca,işveren mutlu,işçi mutlu. Arabuluculuğun şartları ve uygulanma şekilleri hakkında, gelecek yazıda buluşmak ümidiyle unutmayınız…