volkan @ aksu.av.tr

Kıymetli okurlar;

Dünyadaki tümünü toplasanız bir gram dahi etmeyen korona virüs, eğitimden iş hayatına, arkadaşlık ilişkilerinden dostluklara kadar tüm hayatı alt üst etti.

Pandemi süreci ile birlikte “sokağa çıkma kısıtlaması” kavramı ile tanışıp, ilişkilerin mesafeli olarak yürütülmesi gerçeği ile yüzleştik.

Dostlukların asıl, düşmanlıkların sahte, asıl olanın varlığı paylaşmak olduğunu, nice servetlere rağmen evde kalıp elimizdeki ile yetinmek gerektiğini anladık.

Bu dönemde, özellikle sokağa çıkma kısıtlamaları sonrasında, avukatların işlerinin artacağı, boşanmaların artacağı konuşuldu durdu.

Covid 19’un evlilikleri etkilediği bir gerçek. Bunu tartışmaya bile gerek yok.

Korona denen illet, aslında, ne olduğumuzu, ne istediğimizi, ne verebileceğimizi, ne alabileceğimizi, bir nebze bizlere öğretmiş oldu.

Bilindiği üzere, boşanmanın hukuki sebepleri Türk Medeni Kanunu’nun 161-167. Maddeleri arasında düzenlenmiştir.

Bu maddelere bakıldığında, hukuki boşanma sebepleri; zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme, terk, akıl hastalığı veya en çok sık karşılaşılan evlilik birliğinin sarsılması yani şiddetli geçimsizliktir.

Taraflar, Türk Medeni Kanununa göre, ancak yukarıdaki sebeplerin varlığı halinde boşanabilmektedirler.

Peki Covid 19 , bu sebeplerin hangisini etkilemiş olabilir.

Türk medeni Kanununa bakıldığında, Covid 19,eşler arasında ya şiddetli geçimsizliğe sebebiyet verdi ya da eşlerin birbirlerine daha fazla bağlı olmasına sebep oldu. Çünkü, pandemi sürecinde ortaya çıkan “sokağa çıkma kısıtlaması” neticesinde oluşan sosyal izolasyon ve benzeri eşlerin özel yaşam alanını kısıtlayan durumlar, psikolojik bir duruma sebebiyet vererek boşanmayı kolaylaştırıcı yada evliliğin devamını tetikledi.

Boşanmaya katkısı nasıl mı?

Sosyal izolasyon sebebi ile aynı evde sürekli birbirlerini gören eşler, birbirlerinin hatalarını, kusurlarını görerek tahammül eşiklerine zarar verirler. Bu süreçte, içgüdü devreye girerek farklı tepkiler ortaya çıkar.

Bir arada iken, içgüdüsel yaklaşımın etkisi ile eşler, birbirilerini anlamadan, dinlemeden tartışmaya başlarlar, kavgalar çıkar. Eşler bu tartışmayı aklıselim atlamadıkları takdirde, evlilik birliğinde şiddetli geçimsizlik durumu baş gösterir ve en sonunda Medeni Kanununun 166. maddeye dayanılarak evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebiyle boşanma davası açılabilir.

Burada boşanma sebebinin en önemlisi, korona virüsün vesile olduğu psikolojik sonuçlar ve bu sonuçlara katlanamama durumudur.

Ancak, 15 Haziran ile birlikte faaliyete geçen adliyelerdeki yoğunluk dikkate alındığında, özellikle sokağa çıkma kısıtlamasının olduğu günlerde özellikle sosyal medyada dile getirilen boşanmaların artacağı iddialarının gerçek dışı olduğu ortaya çıktı.

Aslında bir bakıma pandemi süreci, birçok evliliğin devam etmesine de vesile oldu diyebiliriz.

Daha önce, işten geldiği gibi evde atıştırdıktan sonra hemen sonra arkadaşları ile kahvehaneye, kafeye, halı sahaya, oyun oynamaya giden, “işim var” diyerek eve gelmeden arkadaşları ile buluşan bir çok erkeğin, pandemi sürecinde evde zoraki oturması sonucunda “evde de hayat var,çocuğum da var” gerçeği ile yüzleşti.

Diğer yandan, günden güne koşan, evden çok gün arkadaşlarını “nasıl memnun ederim” düşüncesinde olan kadınlar ise “asıl olan benim kocammış, yaşam sebebim çocuğummuş” düşüncesiyle, gösteriş ve dedikodu üzerine kurulu olan hayatın aslında yalan olduğunu anladı.

Hayat boş değerli dostlar.

Sena Şener’in “bak bana” isimli şarkısında dile getirdiği gibi..

O bir tepe ben bir ova

Koyulmuşuz aynı yola

O gök mavi bense kara

Koyulmuşuz aynı dünyaya”

Ne kadar zengin olursanız olun, hangi makamda olursanız olun, hayat, yirmi metrekareye sığan bir yaşam serüveni.

Virüs bu,Ne zengin dinledi ne makam mevki sahibi.

Asıl olan sevgi.Asıl olan paylaşmak.Asıl olan dertle dertlenmek,sevince ortak olmak.

Sağlıcakla kalın….