muratgucyilmaz @ gmail.com

 

Kültür dendiğinde aklıma hemen bir dostumun şu sözleri gelir: “Kültürel kurtuluş savaşımızı henüz kazanamadık…”

Tarihsel karşılığı var elbette bu sözlerin. Kazanırken yitirdiklerimiz bir bir geçiveriyor gözümüzün önünden. Rahmetli Necip Fazıl’ın ifadeleri ile kültürümüzün geldiği nokta oldukça düşündürücüdür;

“…

Bir şey koptu içimden, şey, her şeyi tutan bir şey,
Benim adım Bay Necip, babamınki Fazıl Bey;

…”

Her şeyi tutan bir şey… Kültürümüzün bizzat kendisidir. Geçmiş ile gelecek arasında bağ kuran, hayatımızı anlamlandıran ve mermerleri dahi konuşturan bir birikim.

Kendi kültürel kodlarına dönmek noktasında ciddi hamleler yapan, ancak karşısındaki devasa gücün önünde yaptığı hamleler yetersiz kalan acı bir gerçeklik içinde kültürümüz. Sanatımız, müzik zevkimiz, sohbet kültürümüz, koleksiyonlarımız, güzel sanatlarımız ve tiyatro anlayışımız; her biri modern çağın devasa gücü karşısında direnmeye çalışıyor. Konformizmin ve haz temelinde ortaya çıkan anlayışların kültür olarak algılandığı bir dönemde kimliğimiz yeniden inşa edilmeyi bekliyor.

Sivil toplumdan yerel yönetimlere, hatta merkezi otoriteye kadar, kültür denince akla turizmin değil de bizi biz yapan değerlerimizin gelmesini sağlayacak politikalar üretmek durumundayız.

Kültürel birikimimiz plastik sanatlara yansımadığı ve en azından kendi coğrafyamızda hakim olmadığı sürece bu savaştan galip çıkmamız mümkün değildir.

Anne kucağından hayata veda ettiğimiz son ana kadar bize ait olan her şeyin sadece tatlı bir hatıra olmaktan çıkıp sosyal hayatımıza da ışık tutması gerekmektedir.

Silkelenmemiz gerekiyor. Bugün yeniden bir hamle yapmamız gerekiyor.

Müziğimizi güncelleyen yeni çalışmalara,

Dilimizin zenginliğini yeniden ortaya çıkaracak çabalara,

Gençlerimize şiiri, sohbeti ve bireysellikten uzaklaşarak başkaları için de yaşayabilmeyi aşılayacak davranışlara,

Geleneğimizdeki zengin minyatür, tezhip, hat ve resim çalışmalarının yaşadığımız mekânları süsleyeceği dekorlara,

Annenin, babanın ve tüm büyüklerin ellerinden saygı ile öpmenin ne kadar büyük bir değer olduğunu kavratacak örnek adımlara her zamankinden çok ihtiyacımız var.

Baki kubbede kalan hoş sedanın ne anlama geldiğini bilmemizi istiyor.

Galip naatlarının keşfedilmesini, Itri tekbirinin yeniden yüreklerden söylenmesini bekliyor.

Kültürümüz çok zengin, ancak günlük birkaç kelimeye sıkışan hayatımızın kurbanı olmaya mahkûm oluyor.

Bu kısır döngünün kırılacağı ilk hamlemizi kelimelerle başlatalım. Her güne bir yeni Türkçe kelimeyi ekleyerek başlayalım.

Kültürel Kurtuluş Savaşımız devam ediyor dostlar;

Saflarımızı sıkı tutalım…